Meningokok bakterisinin Türkiye'de her yıl 100 binde 3 ila 4 oranında menenjit ya da meningokoksemi denilen ağır bir hastalık tablosu oluşturduğunu vurgulayan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı, Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 24 Nisan Dünya Menenjit Günü vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı:”Koronavirüs salgını nedeniyle gündeme geldiği gibi, aşılama salgın potansiyeli taşıyan hastalıkları önlemenin en etkin ve kolay yoludur. Salgın potansiyeli taşıyan hastalıklardan biri de menenjittir.”
Menenjit, artan tanı ve tedavi olanakları, yeni ve etkili ilaçlara rağmen yüzde 5-10 oranında ölüme, yüzde 20-30 oranında sakatlığa neden oluyor. Her yaş grubunda görülen ama en sık dört yaş altında ve özellikle de bir yaş altı bebeklerde sık görülebilen bir hastalık olduğu için mümkün olduğu kadar erken dönemde menenjit aşılarıyla koruma sağlamak gerekiyor.
Şu anda çocuklarda görülen menenjitlerin yüzde 90'ının meningokok bakterisinden kaynaklandığının ifade eden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı, Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, meningokok menenjitin her yıl dünyada yaklaşık 1 milyon 200 bin kişide görüldüğünü ve 135 bin kişide ölüme yol açtığını belirtti. Meningokok hastalıklarının Türkiye'de ise yılda 1.500 civarında vaka ve 350 civarında da ölüme neden olduğunun altını çizdi.
Aşı yapılmazsa meningokok mikrobu Türkiye'de yılda 1500 vaka ortaya çıkarabilir
Menenjit hastalığının, üç bakteriyle ortaya çıktığını, bunların pnömokok, Hib (hemofilus influenza tip b) ve meningokok olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Ceyhan sözlerine şunları ekledi: “Hib'e karşı 2006'dan, pnömokoka karşı 2008'den bu yana Türkiye'deki tüm çocuklar aşılanıyor. Bu sebeple bu bakterilerin neden olduğu hastalıklar büyük oranda azalmış durumda. Meningokok menenjit, ölüm riskinin yanı sıra çocuklarda yüksek oranda kalıcı hasar meydana getirebilir. Aşı yapılmazsa meningokok mikrobu Türkiye'de yılda 1500 vaka ortaya çıkarabilir. Bunların %20'sinde işitme kaybı, %5'inde öğrenme güçlüğü, yaklaşık %1'inde sara hastalığı ve yaklaşık binde 7'sinde de kol-bacak kayıpları olabilir. Türkiye'deki kol-bacak yokluklarının üç önemli nedeninden biri de bu meningokok hastalıkları. Bu hastalığın bir başka önemi de diğer bakterilerin sebep oldukları hastalıklara göre çok daha hızlı seyretmesi. Hafif ateş ile hekime götürülen çocuklar, müdahaleye rağmen saatler içinde hayatını kaybedebilmekte.”
1 yaşından küçük bebeklerde hafif ateş ve beslenme bozukluğuna dikkat
Menenjitin 3 önemli bulgusuna dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, şu açıklamalarda bulundu: “Ateş, baş ağrısı ve kusma belirtilerinin üçü bir arada görüldüğünde çocukta mutlaka menenjitten şüphelenmek gerekiyor. Ancak özellikle bir yaşın altındaki bebeklerde belirtiler her zaman bu kadar açık olmayabiliyor. Bebekte hafif ateş, beslenememe, kusma, dalgınlık ya da bazen dış uyaranlara karşı aşırı duyarlılık görüldüğünde gerekli tetkiklerin yapılması gerekiyor.” Meningokok menenjitin diğer enfeksiyonlardan en ayırt edici özelliğinin vücutta ortaya çıkan döküntüler olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, belirtilerle ilgili şunları söyledi: “Bu döküntüler kısa süre içerisinde deri altında kanamalar şeklinde bir tabloya, mor ve koyu renkli döküntülere doğru ilerleyebiliyor. Bu durum çok hızlı ilerlediği için kısa sürede kollarda, bacaklarda morarma şeklinde ortaya çıkabilmekte ve bazen hızla ilerleyip kangrene dönebiliyor. Hastalık çok hızlı ilerlediği için, aile çocuğu hastaneye götürüp testleri yaptırana kadar genellikle durum ağırlaşıyor. Özellikle bir yaşından küçük bebekler ağrıyı söyleyemediği için ve ateş daha az görüldüğü için hastalık çok daha riskli olabiliyor. Dolayısıyla 1 yaşından küçüklerde hafif ateş ve beslenme bozukluğuna karşı bile daha dikkatli olmak gerekiyor.”
Hastalığın en sık görüldüğü yaş aralığı ilk 5 yaş, yüzde 80'i ise ilk 1 yaş içerisinde görülüyor
Meningokok menenjitin hangi yaş gruplarında ve kimlerde görüldüğü ülkelere göre değişim gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Ceyhan, Türkiye'de daha çok küçük çocuklarda sık görüldüğünü, hastalığın en sık görüldüğü yaş aralığının ilk beş yaş, yüzde 80'inin ise ilk bir yaş içinde görüldüğünü söyledi. Askerler ve hacılar gibi belli gruplarda ise yeniden artış gözlemlenmekte olduğunun da altını çizen Prof. Dr. Mehmet Ceyhan sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebeple hacca giden herkes zorunlu olarak meningokok aşısıyla aşılanıyor. Kalabalık ortamlarda çok bulunulduğunda hastalığın bulaşma riski de artıyor. Ayrıca hastalığın taşıyıcıları daha çok yetişkinler. Yetişkin insanlar hastalığı çocuklara bulaştırıyor. Bu nedenle yaşlı bakım evlerinde çalışanlar risk altında. Bir diğer risk faktörü de dalak yokluğudur. Doğuştan dalağı olmayanlar, kanser gibi hastalıklar ve yaralanmalar nedeniyle dalağını kaybedenler, meningokokla mücadelede önemli olan bazı bağışıklık maddeleri açısından yoksun olduğundan dalağı olmayan kişiler menenjit daha sık geçirmekte ve hastalık daha ölümcül seyretmektedir.”
Çocuklarda menenjit bulaşma riskini azaltmak mümkün
Menenjit meningokok hastalığından korunmak için öncelikli olarak hastalardan uzak durmak gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr Mehmet Ceyhan, “Türkiye'deki 50 yaşın üstündeki insanların yüzde 13'ü bu hastalığı taşımaktadır. Bu nedenle çocuklarda el öpme gibi adetleri mümkün olduğu kadar sınırlamalıyız. Kişiden kişiye bulaşabilen menenjite neden olan bütün mikroplar solunum yolundan kana, kandan ise beyin zarlarına ulaşıyor. Normalde beynimizi ve beyin zarlarımızı koruyan sıvıya bakteri ya da virüs bulaşması zor bir durum, ancak bakteri çok patojen özellikler taşıyıp geçebildiği zaman, menenjiti engellemek çok zor. Bulaşıcı bir hastalık olduğu için hasta kişilerin öksürürken ağızlarını kapatması gerekiyor. Mikrop birkaç saat canlı kalabileceği için herkesin mikrop barındırabilecek yerlere (sıra, masa, ev eşyası, ortak kullanılan bilgisayarlar, toplu taşımadaki tutunma alanları) dokunduktan sonra ellerini yıkaması çok önemli. Halka açık bir yere dokunduğumuzda mümkünse alkollü el dezenfektanlarından kullanmalıyız. Bu yalnızca meningokoka karşı değil, gribe sebep olanlar dâhil birçok virüse karşı korunmamızı sağlayacaktır. Meningokok solunum yoluyla bulaşan bir bakteri olduğu için el yıkamak bir noktaya kadar koruma sağlayabilir” dedi.
Aşıdan başka etkili bir koruma yok
Bu tip hastalıklarda aşı dışında çok etkili bir korunma olmadığını belirten Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, aşılarla ilgili önemli noktalara değindi: “Hemofilus influenza Tip B aşısı Sağlık Bakanlığı aşı takviminde 2006'dan beri yapılıyor, o yüzden zaten artık Hib menenjiti özellikle aşılı çocuklarda son 4,5 yıldır görülmüyor Pnömokok aşısı 2008'den beri bütün çocuklara yapılıyor ve bunun sonucu pnömokok menenjitleri görülmesi on kat azaldı. Ulusal aşı takviminde olmayan bakteriyel menenjit etkenlerinden sadece meningokok bakterisine karşı olan aşı kaldı. Meningokok menenjitine daha çok bakterinin 5 tipi sebep oluyor. Bunlar A, B, C, W, Y tipleri. Bunların dört tanesine karşı, A, C, W, Y, koruyuculuk sağlayan dörtlü aşı dediğimiz bir meningokok aşısı var. Bir de B tipine karşı koruyuculuk sağlayan bir aşı var. Bu aşılar ülkemizde 2. aydan itibaren ruhsatlı ve yapılabilmekteler. Meningokoka karşı da etkin bir aşılama yaparak teorik olarak menenjitsiz bir dünya mümkün olacaktır.” (Haber: Davut Güleç)
İlgili Galeriler