Şehrin meselesi diye klişe bir yalanı diline dolayanların, şehrin gerçeklerinden bihaber oldukları gerçeği üzerinedir…
Samimi değiliz, birlik ve beraberliğimiz sadece sözde, özde böyle bir durum yok zaten.
Aslında pandemiyle de bağlantılı değil, şehre özgü bir durumdur bu...!
Sahteyiz çünkü maskeliyiz de..!
Renk değiştiren, sürekli eleştiren enteresan bir yapımız, arkasında senaryolar yazdığımız, birilerini yargılamadan astığımız kapalı kapılarımız var, duruma göre açılan, duruma göre kapanan..!
Bu şehir için gerçek anlamda fedakarlık yapan, mücadele eden şehrin meselesini kendi meselesinden önde tutan kıymetleri tenzih ediyorum..!
Siyasette ülke gündeminden ziyade geride kalan yılın son gününde de yeni yılın ikinci gününde de konuşanlar, ateş edenler, karşılık verenler, iğneyi kendisine batırmamakta ve gerçekle yüzleşmekte inat edenler de oldu.
Lakin kalplerden geçenlerle, dillerden dökülenler birbirini tutmadığı için şaşırmadım ve “değmez” dedim.
Dolayısıyla bugünkü konu başlığımız da spor üzerine.
Şehrin meselesi diye klişe bir yalanı diline dolayanların, şehrin gerçeklerinden bihaber oldukları gerçeği üzerinedir…
Evet dersimiz futbol, konumuz Kayserispor..!
Son yıllarda Ocak ve Haziran ayları kulüp için kabus niteliğindeki aylardır.
Her 6 ayda bir transfer tahtasının kapanması güne değil, düne özgüdür.
Ne zaman bu enkazlar temizlenir o zaman Kayserispor yönetilebilir kulüp olabilir.
Kayserispor bu şehrin en değerli marka değeridir, elimizdeki değerin kıymetini bilmediğimiz ise kocaman bir gerçektir.
Bu kulübün daha güçlü olması için yaprak dahi kıpırdamıyor koca şehirde…
Bir Allah’ın kulu da çıkıp
“Sayın Başkan bir derdin ağrın var mı?” demiyor.
Hele hele Ocak ve Haziran döneminde Kulübün yakınından geçen dahi yok..!
Birileri ya tünelde oluyor, diğerlerinin telefonu ise çekmiyor..!
Başkan kışın yani bu dönemde parayı buluyor, tahtayı açtırıyor şehrin ileri gelenleri kış uykusunda ancak o zaman uyanıyorlar.
Yazın da durum aynı, sadece kıştan farkı, bugün uykuda olanlar o günlerde tatile çıkıyorlar
Başkan tahtanın kapalı olduğu bir anda üç büyüklere bile sağ gösterip sol vuruyor önemli bir oyuncuyu “Bertolacci’yi” transfer ediyor, ülke spor kamuoyunda yer yerinden oynuyor şehirde yine yaprak kıpırdamıyor.
Bu memlekette işine gelmediği için salağa yatıp transfer tahtasını oduna benzeten kalaslar, kütükler olduğu sürece bir arpa boyu mesafe kat edemeyiz..
Bir de cebinden kuruş vermeyip, ortalığı karıştırmayı seven tipler var.
Bu arkadaşlar bunu artık kendilerine meslek edindikleri için puslu havalarda, flu ortamlarda sahne alıp mikserlik yapıyorlar.
Şimdi gelelim asıl sorumuza…
Kayserispor şehrin mi yoksa şahsın mı meselesidir?
Soru net..!
Bazı arkadaşlar sanki zorlanıyor gibi, birlikte yanıt arayalım…
Kayserispor bu şehrin en büyük marka değeridir demedik mi?
Evet dedik.
O halde şehrin en büyük marka değerini “Kayseriliyim, Kayserisporluyum” diyen herkesin sahiplenmesi, destek olması gerekmez mi?
“Gerekir” diyenleri duyuyorum lakin bu şehirde herkes akıl veriyor, para veren kimse yok..! Düzenli olarak, büyük riskler alarak, kendisinin ve çocuklarının geleceğini tehlikeye atarak para veren bir kişi var…
O isim de mevcut başkan Berna Gözbaşı…
Peki şimdi sorumuzu yeniden soralım “Kayserispor şehrin mi yoksa şahsın mı meselesi?”
Bir kez daha altını çiziyorum elbette ki şehrin meselesidir ancak Kayserispor’u düşünen kimse yok, herkes iyi gün dostu, herkes kulübün üzerinden tüfek atma derdinde…
Kayserispor şehrin meselesi olmaktan çıkmış, şahsın meselesi haline gelmiştir.
Bu ayıp şehrindir, boşa geçen zaman ise Kayserispor’un kaybıdır..!
Yüreğinde Kayserispor sevgisi olan, vicdan muhasebesi yapan, bu şehrin havasını teneffüs edip suyunu içen, ekmeğini yiyen herkesin sahip çıkması, karınca kararınca destek olması şarttır.
Arı kovanına çomak sokmayı adet haline getirenleri ise rabbim ıslah etsin…
İlgili Galeriler