Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, çok erken erken yaşlarda esrar kullanımındaki artış ve yol açtığı sağlık sorunlarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Ergenler arasında esrar kullanımının giderek artış gösterdiğini vurgulayan Doç. Dr. Onur Noyan, bunun en büyük sebebinin esrar kullanımının “romantikleştirilmesi” olduğunu belirtti.
Esrar kullanımının normal gibi algılanması etkili oluyor
“Esrarın romantize edilmesinden kasıt, esrar kullanımının zararı olmayan, normal bir süreç gibi algılanmasıdır.” diyen Doç. Dr. Onur Noyan, “Ülkemizde kenevir üretiminin yasal hale gelmesi, esrar taşıma, bulundurma ve kullanımına ait bazı ülkelerdeki farklı yasal uygulamaların bulunması, kannabis türevlerinin ilaç olarak kullanılmaya başlanması, popüler kültürde esrar hakkında yapılan olumlu yorumlar özellikle ergenlerde ‘esrarın sağlığa zararı yokmuş’ gibi bir algı oluşmasına katkı sağlıyor.” dedi.
Popüler kültüre bakıldığında bazı bireylerin stresle başa çıkabilmek, olumsuz duygulardan kaçmak, ortama ayak uydurmak için esrar kullandıklarının görüldüğünü ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan, “Bu durumun bu denli göz önünde bulunması ve olumsuz etkilerinin konuşulmuyor olması esrar ve türevlerinin ‘romantize’ edilmesinin yani normalleştirilmesinin altında yatan ana sebeplerdir.” diye konuştu.
Bazı ülkelerde ilaç yapımında kullanılıyor
Toprakta yetiştirilen kenevir bitkisinin içerisinde bulunan bazı maddelerin uyuşturucu ve tıbbi etkiye sahip olduğunu kaydeden Doç. Dr. Onur Noyan, “Kenevir bitkisinin ana aktif maddesi, keyif verici etkiye sahip olan THC (tetrahydrocannabinol), ilaç yapımında kullanılan içeriği ise CBD (cannabidiol) ’dir. İlaç olarak kullanılan kannabis türevlerinin içeriğindeki CBD oranı kimyasal işlemlerle yükseltilmekte, THC oranı ise düşürülmektedir. Yani ilaç olarak kullanıldığında ‘kafa yapıcı etki’ ortadan kalkmaktadır. Özellikle ağrı, gastrointestinal problemler, inflamasyon ve epilepsi gibi hastalıklarda kullanılmaya başlanmış olan CBD’nin klinik etkinlikleri henüz netleşmemiştir. Baktığımızda farklı kimyasal yapıları olan bu ürünler aynı olarak değerlendirilip, ‘tedavide kullanılan bir ürün neden sağlığa zararlı olsun ki’ gibi yanlış bir algının oluşmasına katkı sağlamaktadır.” dedi.
Yapılan çalışmalar sonucu esrar kullanmaya ne kadar erken yaşta başlanırsa bağımlılığın da o oranda arttığını gösterdiğini ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan, “Esrara başlama yaşı ne kadar düşerse ortaya çıkan olumsuz etkiler de o oranda artmaktadır. Yapılan çalışmalara göre esrar başlama yaşına ait net bir veri olmamasına rağmen, çok erken yaşlarda esrarla tanışmanın hem bağımlılık gelişimine, hem diğer maddelerin kullanılma ihtimalinde artışa hem de şizofreni benzeri tablolara yatkınlık yaptığı gösterilmektedir.” diye konuştu.
Beynin haz bölgesi harekete geçiyor
Esrar kullanımının beynin ödül merkezini harekete geçirdiğini ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan, “Ödül merkezi diye adlandırdığımız bölge, beyinde kişinin hayattan tat ve haz almasını sağlayan alandır. Esrar kullanımının ödül merkezini kontrolsüz olarak uyarması beklenmedik bir anda, çaba sarf etmeden, hayatın akışına uymayan bir şekilde gerçekleşir. Bu kadar yüksek bir uyarım bir süre sonra beynin ödül merkezinin yapısını ve işleyişini bozmakta, madde kullanımın devam etmesi ile günlük yaşam aktivitelerinden hiçbir şekilde zevk alınamamasına, işlevselliğin bozulmasına sebep olmaktadır.” dedi.
Ergenlerde şizofreni hastalığına yol açabiliyor
Esrar kullanımıyla beraber beyinde birtakım değişmelerin olduğunu belirten Doç. Dr. Onur Noyan, “Kişide dikkat ve motivasyon sorunları ortaya çıkmaktadır. Esrar kullanımının en önemli etkilerinden biri de kişide şizofreni benzeri belirtilere yol açmasıdır. Beynin tam gelişimini tamamlamadığı ergenlik döneminde esrar kullanımı, bireyin genetik yatkınlığı varsa şizofreni benzeri hastalığına neden olmaktadır. Özellikle bazı genetik yatkınlıklar, ailevi psikiyatrik hastalık öyküsü ve çocukluk çağı travmatik yaşantılar varsa bu risk artmaktadır. Bunun yanı sıra depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkma ihtimali de artmaktadır. ” uyarısında bulundu.
Esrar diğer maddelere geçiş aracıdır
Esrarın diğer bağımlılık yapan maddelere geçiş maddesi olarak bilindiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Onur Noyan, “Esrar ile tanıştıktan sonra hem bozulan beyin kimyası, hem içinde bulunulan ortamların farklılaşması, yenilik ve haz arayışında olan ergenlerin diğer maddeleri kullanmasını kolaylaştırmakta ve bağımlılık gelişimini hızlandırmaktadır.” diye konuştu.
Gençlere çok açıklayıcı bilgi verilmelidir
Esrar başta olmak üzere bağımlılık yapan maddeler konusunda gençlere bilgi vermenin çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Onur Noyan, “Ergenlere karşı çok açık bilgi vermemiz gerekmektedir. Sigara, alkol ve yasa dışı maddeler ile birlikte bazı ilaçların kullanımlarının ortaya çıkardığı riskler hakkında net bilgiler vermemiz gerekmektedir. Ergenlerin madde kullanıldığından şüphelenildiği anda suçlayıcı ve yargılayıcı olmadan, sakin ve net bir dille konuşulması daha doğru olacaktır. Bu dönemde mutlaka profesyonel destek alınmalıdır.” dedi.
Aileler iki yıl sonra fark ediyor
Esrar kullanımının aileler tarafında çok uzun bir sürede fark edildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Onur Noyan, “Esrar kullanımı, aileler tarafından genellikle iki sene sonra anlaşılmaktadır. Esrar kullanımının etkileri iki yıl sonra çok daha kolay görünür olmaya başlamaktadır. Gözlerin kızarması, agresif olma, evden para alma-çalma, gece geç saatte eve gelme gibi davranışlar gözlemlenmektedir. Esrarı kullanan ergenin ilk önce arkadaş çevresi değişir. Daha sonra ders başarılarında değişiklik yaşanmaya, uygunsuz saatlerde uyuma/uyanma, yemek yeme alışkanlıklarında değişim yaşanmaya başlar.” dedi.
Genetik yatkınlık varsa bağımlılık hızlı gelişiyor. Bir kereden çok şey olur!
Esrar kullanımından sonra bağımlılığın oluşum süreci hakkında net bir bilgi vermenin mümkün olmadığını kaydeden Doç. Dr. Onur Noyan, “Bu durum esrar kullanım sıklığına göre değişebilmektedir. Ergen esrarı sık ve belirli aralıklarda kullanırsa bağımlılık kısa bir dönemde gerçekleşir. Daha uzun aralıklarla ve düşük miktarda kullanılırsa bağımlılık gelişim süreci yavaşlar. Fakat bu durum her bireyde farklılık göstermektedir. Tek kullanımla bağımlılığa giden yolun önü açılmış olur, kişide genetik yatkınlık var ise bağımlılık çok daha çabuk gelişmektedir.” uyarısında bulundu.
Tedavi sürecinde ilk olarak hastayla görüşüldüğünü kaydeden Doç. Dr. Onur Noyan, “Hastanın maddeye başlama süreci ve kullanım özellikleri değerlendirilir. Öncelikle hastanın süreci kabullenmesi, değişim için adım atması hedeflenmektedir. Tedavi sürecinde hastanın kullanılan maddeyi hayatından çıkarması için bireye özgü tedavi içeriği oluşturulur. İlaç tedavisi altta yatan psikiyatrik özelliklere göre belirlenmekte olup, psikoterapi yöntemleriyle tekrar madde kullanmamak için neler yapılması gerektiği, istekle nasıl baş edileceği, yeni yaşam düzenine alışmak için atılması gereken adımlar üzerine yapılandırılmış bir program belirlenir. Ayaktan tedaviden olumlu sonuç alınmaması durumunda hastanede yatarak tedavi seçeneği değerlendirilir.” dedi.