33 yılını mesleğine adamış, hastaları sağlığına kavuşturmak için gece gündüz demeden, kendi sağlığını hiçe sayarak, geçen hafta içinde Covid-19 sebebiyle aramızdan ayrılarak sonsuzluğa uğurladığımız mesai arkadaşımız Hemşire Neşe DALGIÇ’ın üzüntüsünü yaşıyoruz. Pandemi başladığı günden bu güne kadar ise, 387 sağlık çalışanımız şehit oldu, 100 binin üstünde arkadaşımız da virüse yakalandı. Devletin verdiği görevle millete şifa dağıtırken şehit olan tüm sağlık çalışanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, hasta arkadaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.
Sağlık çalışanlarının emsalsiz fedakârlıkları ve canlarını hiçe sayarak ortaya koydukları hizmet, bu ülkeye bağlılıklarını ve bu uğurda nelerden vazgeçebildiklerinin çok önemli bir göstergesidir.
Ancak, Pandemi Döneminde;
*Sağlık çalışanları ailelerini ve sosyal hayatı unuttular,
*Sağlık çalışanları salgına rağmen 7 gün / 24 saat hizmet ürettiler.
*Sağlık çalışanları izin, dinlenme gibi temel ihtiyaçlarını unuttu, esnek mesai gibi kavramlar ise yanlarına hiç uğramadı.
*Sağlık çalışanlarına şiddet, mobbing ve korkunç saldırılar devam etti.
*Sağlık çalışanı emek veriyor, tüm gücüyle hizmet üretiyor ama sıfır döner sermaye alıyor, adı tavandan kendi yavandan olan bir düzenleme ile geçiştirilmeye çalışılıyor.
Değerli Basın Mensupları,
Kıymetli Sağlık Çalışanları,
Böyle bir ortamda 14 Mart Tıp Bayramı sağlık çalışanları için “bayram gelmiş neyimize-yastayız” dan başka bir anlam ifade etmez. Alkışlamak, mektup yazmak, güzel sözler söylemek bizim için günü kurtarmaktan öteye gitmeyen, boş ve anlamsız çabalardır.
Sağlık çalışanlarını herkes alkışlıyor, mektup yazıyor ama iş hakkını vermeye, mağduriyetini çözmeye gelince her ne hikmetse yetkililerin gözleri görmez, kulakları duymaz oluyor. Çünkü “Lafla peynir gemisi yürümüyor.” Sağlık çalışanları boş vaatlerden, tutulmayan sözlerden bıktı, usandı . Yetkililerden artık laf değil, icraat istiyoruz.
*Maaşa zam, ek ödeme değil tek ödeme istiyoruz,
*Her türlü ödemenin emekli maaşına yansıtılmasını istiyoruz,
*Aile Hekimliğindeki maaş ve özlük haklarının yeniden düzenlenmesini istiyoruz,
*Sözleşmelilere kadro istiyoruz,
*Hizmetlilere memur kadrosu istiyoruz,
*Söz verilen 3600 ek göstergeyi istiyoruz,
*Kreş istiyoruz…
İsteklerimiz, lütuf değil. Bizler hakkımızı, hak ettiğimizi, alın terimizin karşılığını istiyoruz.
Türk Sağlık-Sen olarak bu zor süreçte her zaman ve şartta sağlık çalışanlarının yanında olduk. Çalışanın hakkı ve emeği için, er meydanı olan alanlara çıkıp basın açıklaması yaptık, haksızlıklara karşı susmadık, dilsiz şeytan olmadık, davalar açtık. Başvuru ve görüşmelerle çözüm istedik, mücadeleden hiç geri durmadık. Hep çalışanın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz.
14 Mart Tıp Bayramı, Tıbbiyelilerin vatanın işgaline karşı gösterdikleri tepkiden ve duruştan kaynağını almıştır. Bugün de sağlık çalışanları, aynı ruh ve inançla vatan savunmasında en ön cephede savaşmaktadır. Ülkemizin sağlığı, toplumsal, sosyal ve ekonomik hayatımızı en fazla etkileyen unsurdur. Hayatımız buna göre şekil almaktadır. Sağlık çalışanlarının çalışma hayatı ve şartları ile ilgili her iyileştirme ve her yeni olumlu düzenleme ülkemiz ve milletimiz için atılmış olumlu bir adım olacaktır.Alkışlamak ile, mektup yazmak ile, güzel sözler ile, boş vaatler ile, kimse yorulmasın. “Sesimize kulak verip, çalışanların meseleleri çözülsün” istiyoruz. Güzel memleketimizin dört bir yanında en kalabalık şehirlerinden en ücra köşelerine kadar vatana ve millete hizmet eden tüm sağlık çalışanlarımıza buradan sevgilerimizi gönderiyoruz. Allah hepimize güç, kuvvet versin, yar ve yardımcımız olsun.
Katılımlarınız için hepinize teşekkür ediyoruz.