Düş Uykusu ile yayın dünyasına ilk adımını atan Oya Denizyaran, “iç ses”ini kaybettiğine inanan İrfan karakterinin yaşadığı psikolojik problemlerini, “sistit” hastası olan annesi Naciye’nin komik hallerini hallerini, Naciye’nin “ahretliği” Alzheimer hastası arkadaşı Remziye’yi, üfürükçü “hocanım”ı, 32 yaşındaki “evlenme ümidini yitirmiş” İsmihan’ı ve diğer yan karakterlerin “tuhaf” hallerini; hem güldüren hem de düşündüren bir üslupla anlatıyor.
Oya Denizyaran’dan “trajikomik” kimliğe sahip olan roman
Düş Uykusu karakterleri ile okuyucunun toplumsal yapı, gelenek ve görenekler, batıl inançlar, namus kavramı gibi meseleler üzerinden iyilik, doğruluk, dürüstlük gibi unsurları sorgulaması sağlanıyor.
Belirgin bir “trajikomik” kimliğe sahip olan roman; başarılı dil ve anlatımı, sürükleyici kurgusu ile hem var olan toplumsal kurallara farklı bir bakış açısı getirilmesine, hem de güncel Türk Edebiyatı’na önemi yadsınamaz bir katkı sağlıyor.