Cumhurbaşkanlığı’na;
Denge denetleme sisteminin ihtiyaç duyduğu demokratik ve çoğulcu siyasal değerlerin ülkemizde kök salabilmesi hususunda, salgınla mücadele sürecinin bir istisna oluşturmadığını düşünüyoruz. Bu bağlamda, salgın yönetimine ilişkin karar süreçlerine denge denetleme sisteminin aktörlerini oluşturan yerel yönetimler, muhalefeti oluşturan siyasi partiler, ilgili sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve meslek odaları gibi aktörlerin dâhil edilmesi; hem denge denetleme sisteminin işlerliği, hem de yaşadığımız kriz sürecinde ülkemizin bu konudaki yetişmiş insan gücünden istifade edilebilmesi bakımından gereklidir.
Salgın yönetimi sürecinde, denge ve denetleme sisteminin iki temel unsurunu oluşturan merkezi ve yerel yönetimler arasında, kurumsal ayrılık ve özerklikten ziyade “işbirliği” boyutunun öne çıkmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Başka bir ifadeyle, merkezi ve yerel yönetimlerin kendi bağımsız çalışmalarını yapmaları yerine, koordine bir çalışmanın yürütülmesi, hem ülkemizin normal zamanlarda da ihtiyaç duyduğu çoğulculuğu sağlamak adına hem de salgınla daha etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi için gereklidir. Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin salgınla mücadelede eşgüdüm içinde hareket etmeleri için ne tür düzenlemelerin yapılması öngörülmektedir?
Siyasi Partilere;
Covid-19 salgınıyla mücadele, TBMM çatısı altındaki tüm siyasi partilerin, siyasi görüş farklılıklarını bir tarafa bırakarak, ortak akılla ve dayanışma içinde yürütmeleri gereken bir süreçtir. Ortak akıl ve dayanışma içinde yürütüldüğü takdirde, ülkemizde siyasi kutuplaşmanın yarattığı sosyal ve siyasal tahribatın onarılmasına da katkıda bulunabilecek bu süreçte; siyasi partilerin kendi önerilerini hazırlamaları ve salgının seyrine göre güncellemeleri, siyasi iktidarın da bu önerileri dikkatle değerlendirmesi önem taşımaktadır.
İçişleri Bakanlığı’na;
Salgını önleme amaçlı bakanlık genelgelerinin denetimi nasıl yapılmaktadır; bu genelgelerin öngördüğü tedbirler nedeniyle ortaya çıkabilecek ekonomik, sosyal, ailevi, kişisel vb. mağduriyetleri önleyebilmek ve ortaya çıkan zararları tazmin edebilmek için hangi çalışmalar yapılmaktadır?
Bakanlığın, Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve krizin derinleşmesi durumunda ortaya çıkabilecek güvenlik (can ve mal güvenliğinin sağlanması) gibi sorunların çözümü için kapsayıcı bir stratejisi var mıdır?
İçişleri Bakanlığı’na bağlı (AFAD gibi) kuruluşların salgınla mücadeleye etkin olarak dâhil edilmeleri için gerekli çalışmalar yapılmış mıdır?
Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde alınan tedbirlere bağlı olarak, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde artış yaşanmakta olduğu konusunda, ülkemizdeki kadın örgütleri, hukukçular ve konuyla ilgili çalışmakta olan akademisyen ve araştırmacılar uyarılarda bulunmaktadır. Sosyal mesafelenme, ekonomik daralma ve işsizlik gibi etmenlere bağlı olarak toplumdaki yaygınlığı ve dozunu; evde kalınması nedeniyle de görünmezliğini daha da arttırabilecek kadına yönelik erkek şiddetine karşı, bakanlığın yürütmekte olduğu bir çalışma var mıdır? Bu konuda daha fazla geç kalınmadan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte hangi önlem paketlerinin geliştirilmesi planlanmaktadır?
Sağlık Bakanlığı’na;
Covid-19 sürecinde yaşanan kayıpların ve hasta sayılarının şehirlere göre dağılımı gibi bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmamasının salgın yönetimi açısından değerlendirmesi iyi yapıldı mı? Başka bir ifadeyle, yaşadığımız salgın sürecinde kriz yönetimi ile şeffaflık arasındaki dengeler hangi saiklerle kurulmaktadır? Şeffaflığa sınır getirilmesi paniği azaltabilir fakat diğer taraftan vatandaşların salgının kendi şehirlerindeki yaygınlık durumunu bilmemeleri, rahat davranmalarına ve alınan tedbirleri hafifsemelerine de yol açabilir.
Kamuoyunda, vatandaşların kişisel olarak alabilecekleri tedbirler arasında ön sırada yer alan maske ve eldiven takmayla ilgili çok çeşitli bilgiler dolaşmaktadır. Kimi değerlendirmelerde, aralarında doktorlar ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu kişiler tarafından, maske takmanın virüsten korunmak açısından hiç bir yararı olmayacağı söylenmektedir. Salgınla mücadele sürecinde halk sağlığı politikalarının güvenilir ve etkin bir şekilde uygulanabilmesi ve bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi için, Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ve Sağlık Bakanlığı gibi kurumlar tarafından kamuoyunun virüsten korunma yolları konusunda düzenli bir şekilde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin uygulanan toplam tanı testi konusunda, Çin, Güney Kore ve Batı ülkelerinin büyük bölümünün gerisinde kaldığı bilinmektedir. Toplamda en çok tanı testi uygulayan iki ülke olan Çin ve Güney Kore’nin, aynı zamanda salgının da kontrol altına alındığı iki ülke olması, tanı testinin önemine işaret etmektedir. Bu veriler ışığında, salgınla mücadelede en etkin silahlardan biri olarak öne çıkan tanı testine ilişkin ülkemizdeki günlük kapasite nedir? Hangi illerde, kaç merkezde analiz yapılabilmektedir?
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca, geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir değerlendirmesinde hedefin günlük 10-15 bin test yapmak olduğunu söylemişti. Bu hedef, Türkiye’nin nüfusu ve Sağlık Bakanlığı’nın elindeki verilere göre hastalığın ülkemizdeki yayılma hızı dikkate alındığında, yeterli midir? Bu rakamı arttırmak için bakanlık bünyesinde hangi çalışmalar yapılmaktadır?
Türkiye’de Covid-19 için tahsis edilmiş hastane, ilgili sağlık personeli ve tıbbi malzemelerin (solunum cihazı, vb.) toplam sayısı nedir? Bu sayı ve mevcut toplam kapasite yeterli midir, kapasiteyi genişletmek için hangi çalışmalar yapılmaktadır? Sağlık çalışanlarının sayılarının arttırılması için muhalefet partileri tarafından yapılan öneriler (örn. KHK’lı doktorların göreve çağırılması) dikkate alınmakta mıdır?
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na;
Hem resmi yetkililer hem de toplum nezdinde yaygınlaşarak salgınla mücadelede genel bir kampanyaya dönüşen “Evde Kal” çağrısının etkili bir şekilde uygulanabilmesi ve vatandaşların evde kalmalarının ortaya çıkaracağı ekonomik yük ile baş edebilmelerini sağlamak adına, bakanlığın bir kriz yönetim planı var mıdır? Yaşamakta olduğumuz kriz sürecinde yakıcı bir şekilde ihtiyacı hissedilen bütünsel, kapsayıcı ve geleneksel tabirle “krizin faturası”nın toplumun belli bir kesimine kesilmesini engelleyecek bir ekonomik önlem paketinin geliştirilmesi için bakanlık bünyesinde ne tür çalışmalar yapılmaktadır?
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na;
Salgın sürecinde çalışma hayatını düzenleyen idari tedbirler ve bu kapsamda kapatılan işyerleri, çalışanların yaşam standartları üzerinde ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Özel sektörde çalışanların büyük bölümü için “Evde Kal” kampanyası etkisiz kalmakta, kapanan işyerleri sebebiyle işlerini kaybedenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Salgınla mücadeleye yönelik tedbirlerin ve bunların yol açtığı ekonomik daralmanın, denge denetleme sisteminin en güçlü unsurunu oluşturan vatandaşlara eşit bir şekilde yansıtılması, çalışanların iş yaşamına zarar vermemesi ve ortaya çıkan ekonomik kayıpların giderilmesi için bakanlık nasıl bir vizyonla hareket etmekte, ne tür çalışmalar yapmaktadır?
Adalet Bakanlığı’na;
Covid-19 salgınının hapishanelerde yayılmasının engellenmesi ve salgın sürecinde mahkûm sağlığı için ne tür çalışmalar yapılmaktadır?
Medya kuruluşlarına;
Salgın sürecinde medyanın üzerine düşen en büyük sorumluluk, paniğin toplumda yayılmasına yol açabilecek sansasyonel haber tarzından uzak durmak, sorumlu yayıncılık ilkeleriyle hareket etmek ve veriye dayalı habercilik yapmaktır. Virüsten korunmaya ilişkin güvenilir bilgilerin vatandaşlara iletilmesi, bu konudaki bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi, yaşadığımız kriz sürecinde “dayanışma” ihtiyacının vurgulanması ve siyasi iktidarın kriz yönetimi adına şeffaflıktan sapmaması için “denetleme” görevinin icra edilmesi, medyanın kriz sürecinde iyi bir sınav verebilmesi için önde gelen adımlar arasındadır.(Haber: Davut Güleç)