Mahkeme kararına itirazda bulunarak, dosyayı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesine taşıyan müşteki avukatı Seyit Halil Yüzgeç Kayseri Adliyesi önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, sanık A.Ö'nün yargılandığı davada, "Bilinçsiz taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verme" suçundan 12 yıl ceza verildiğini ve 2 yıl 6 ay da ehliyetine el konulduğunu anımsattı.
Kararın hukuk ilkeleri ile bağdaşmadığını ve vicdanları tatmin etmediğini savunan Yüzgeç, "Zira 'bilinçli taksir' dediğimiz, yani Türk Ceza Kanununda açıkça ifade edilen, sanığın neticeyi bilmesi, öngörebilmesi ama kişisel yeteneklerine güvenerek böyle bir olayın gerçekleşmeyeceğini düşünmesi sebebiyle bu olay meydana gelmiştir. O gece biz sanığın alkollü ya da uyuşturucu etkisi altında bu olayı gerçekleştirdiğini düşünmekteyiz. Zaten kaçma sebebinin de bu olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
Sanığın hızlı bir şekilde müvekkilinin aracını yan yola atmak suretiyle 7 cana kıydığını, bunların içerisinde küçücük bir çocuğun babasız kaldığını ve bir annenin evlatlarını kaybettiğini anlatan Yüzgeç, şunları kaydetti:
"Safiye teyzeyle ilgili bu hukuki durum gerçekten acıdır. Hastane yatağındadır, kararı kendisine söylemekte zorlandığımız için söyleyemedik. Biz bugün adliyede hukuk mücadelemize devam ediyoruz. Hukukun gerçekten tecelli etmesi için canların bu kadar ucuz olmadığını tüm dünya ve Türkiyetarafından bilinmesi için hukukun işlediğini ve işlerliğinin yeniden anlaşılması için biz bugün dilekçemizi verdik. Diliyoruz bilinçli taksir nedeniyle gerçekleşen bu olayda hayatların bu kadar ucuz olmadığını ispat edeceğimiz net bir durum ortaya çıkacaktır. İnşallah adalet geç de olsa tecelli edecektir."
Sanığın olayın ardından kaçmasının adaleti uzun süre geciktirdiğine dikkati çeken Yüzgeç, "Ancak geç gelen bir adalet söz konusu. Onun da tam olarak tecellisi bize göre söz konusu değildir çünkü yargı kararları insanların vicdanlarını tatmin etmelidir, kamuoyunu tatmin etmelidir. Aracınızla 7 kişiye katlederseniz bu 12 yıl ile cezalandırılmamalıdır. Buna aileler tepkili, biz tepkiliyiz, Türkiye kamuoyu tepkili. Biz de hukuki olarak süreci devam ettiriyoruz. İstinaf mahkemesine bugün dilekçemizi verdik. İnşallah bundan sonra istinafta, Yargıtay'da hukuk mücadelesini sonuna kadar devam ettireceğiz. Gerekirse İnsan Hakları Mahkemesine kadar gideceğiz. Bu sürecin takipçisi olacağız." ifadelerini kullandı.
Olay
26 Mart 2018'de Kayseri-Malatya kara yolu Mimsin kavşağı yakınında otomobilin sıkıştırması sonucu karşı şeride geçtiği öne sürülen Mustafa Üzüm'ün kullandığı 38 E 4730 plakalı otomobil ile Atilla Hazar idaresindeki cenaze taşıyan 41 BD 308 plakalı özel ambulans çarpışmıştı.
Sürücü Üzüm ile araçtaki aynı aileden Mehmet (36), Safiye Nur (6), Hamza (8), Zehra (29) ve Soner Üzüm hayatını kaybetmişti. Ambulans şoförü Hazar ve ambulanstaki acil tıp teknisyeni Ertan Dönmez ile otomobilde bulunan Kader Üzüm yaralanmıştı. Yaralanan Kader Üzüm'ün, 8 gün tedavi gördüğü Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitirmesiyle ölü sayısı 7'ye yükselmişti.
Kazaya neden olduğu öne sürülen otomobil, kent merkezindeki binanın otoparkında bulunmuş, sürücüsünün Gürcistan'a kaçtığı tespit edilmişti.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık A.Ö'nün şehir içinde çok hızlı ve kontrolsüz seyrettiği, araçlar arasında makas attığı, orta şeritten sol şeride doğru ani manevra yaparak otomobiliyle Mehmet Üzüm'ün kullandığı araca çarptığı öne sürülmüştü.
Çarpmanın etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybeden Üzüm'ün kullandığı otomobilin karşı şeride geçerek Hazar yönetimindeki ambulansla çarpıştığı belirtilen iddianamede, A.Ö'nün kazada asli kusurlu ve bilinçli taksirle hareket ederek ölüme ve yaralanmaya neden olmak suretiyle atılı suçu işlediği kaydedilmişti.
3. Ağır Ceza Mahkemesinde 6 Ocak'ta görülen karar duruşmasında sanık A.Ö "taksirle öldürme" suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 2 yıl 6 ay süreyle ehliyetine el konulmasına hükmedilmişti.